Zafer Yöndem, Kerevitaş Türkiye Satış Müdürü

 

Marmara Üniversitesi mezunlarından bir yeniden doğuş hikayesi : Zafer YÖNDEM

Marmara Üniversitesi mezunları kariyerlerinde attıkları doğru adımlarla isimlerinden söz ettirmeyi başarıyorlar. İşletme Bölümü 2000 yılı mezunlarımızdan olan Zafer Yöndem’in, liseyi bitirdikten 4 yıl sonra başlayan yüksek öğrenim hikayesi, yeniden başlangıca, karar vermenin gücüne ve doğuşa sade bir örnek.  Marmara Üniversitesi ile yollarının kesişmesi, okulumuzda aldığı eğitimin kendisine neler kattığını aktarmaya çalışacağımız Yöndem, şu an Yıldız Holdinge bağlı Kerevitaş ta Türkiye Satış Müdürü olarak kariyerine devam etmektedir.

Marmara Üniversitesinde geçen yıllarını “evinin en güzel manzaralı balkonu” olarak tanımlayan Yöndem, üniversite hayatının kendisine kattığı en büyük gelişim alanlarından birisini “değişimin farkındalığı” olarak nitelendirmektedir. Yöndem üniversiteyi şöyle tanımlamaktadır; “Anlamların tasvir kimliğini aldığı, kavramların ise şekillenip ete kemiğe büründüğü yerin adıdır üniversite. Sorgulamanın, kendi ayakları üzerinde durabilmenin, başarabilmenin ve sorumluluk almanın gerçek manada temellerin atıldığı yerdir üniversite. Eğitimin sadece akademik tabanlı bir işleyiş olmadığının, hayatın ilk sert yapılarıyla mücadele vermenin, onları yönetebilmenin coğrafyasıdır üniversite.”

Üniversite arkadaşlıklarının, doğru ve samimi bakış açısıyla değerlendirildiğinde/yorumlanabildiğinde hayata dair iletişim becerilerini arttırdığını söyleyen Yöndem, ‘’Üniversite arkadaşlarınızın, okul dışı hayatlarına dair yaptığınız gözlemler, onların karşılaştıkları zorluklar, birlikte deneyimlenen empati seansları, gerçekliği ve katkısı yüksek birer hayat stajıdır’’ diyor.

İş hayatındaki önemi her geçen gün artan ‘süreç ve ilişki yönetme becerisinin’ ilk ve en güçlü temellerinin üniversite yıllarında oluştuğunu ifade eden Yöndem, derse devamlık ve vize-final dönemlerini ise kendisi için çalışma disiplinine sahip olmanın en değerli eşiği olarak tanımlıyor.

‘Kalıplaşmış dünyanın esiri değilim’

Üniversite eğitiminin ve sürecinin hem akademik hem kişisel olarak en büyük faydasının ön yargılardan arınmak olduğunu söyleyen Yöndem; ‘’Üniversiteye içinde bulunduğumuz çevreden edindiğimiz, farkındalıksız ön yargılarla gelebiliyoruz. Kültürü, coğrafi kimliği, konuşması ve ideolojisi farklı insanlarla karşılaşarak, iletişim ve ilişki köprüleri kurmaya başlıyorsunuz. Uyumsuz kimliklerin ürettiği enerjiden istifade ederek dinlemenin, dinletmenin, kabul etmenin ve reddetmenin sınırlarını zorluyorsunuz. Bu zorlamalar ve zorlanmalar ise hayatınızın ilk ve en çarpıcı bilgi ve öğrenim kaynaklarını bulmanızı, onlarla buluşmanızı sağlıyor. Bu sebeple

Bugün birçok farklı kültür ve sıfat taşıyan insanla iletişim kurabiliyor oluşunu üniversite yıllarına dayandıran Yöndem bunu şu şekilde ifade ediyor; ‘’Üniversite, nerede durulması gerektiğini, nerede ittirilmesi gerektiğini, nereden kendinden ödün verilmesi veya verilmemesi gerektiğiyle ilgili birçok şey öğretti bana. Bu anlamda üniversite inanılmaz ufuk, inanılmaz bir genişlik, inanılmaz bir bakış açısı kazandırıyor.’’

Hayat sloganının ‘Kalıplaşmış dünyanın esiri değilim’ şeklinde kuran Yöndem; ”Sürekli aynı damardan, aynı gıdadan beslenirseniz aynı düşünürsünüz. Ne kadar fazla farklı düşünenle oturup kalkarsanız o kadar genişlersiniz, hoşgörü ve zihinsel mesafe kat edersiniz. Beni her zaman, en çok, benim gibi düşünmeyenler geliştirdi” diyor.

 Farkındalık arttıkça karar alma yetisinin güçlendiğini ve bunun bireylere nitelik kazandırdığını belirten Yöndem, ‘’ Hayatın doğal kurgusu içinde hem akademik hem bireysel zenginliğiniz, önyargılarınızı yıkmakla başlıyor. Farkındalığınız arttıkça ve farklılıkları sindirdikçe hayata karşı kuvvetleniyorsunuz.’’

 

‘’Gençlerde dijital kaynaklı öğrenilmiş bir çaresizlik var’’

Günümüz gençlerine ilkeli olmalarını ve iradeli bir duruş sergilemelerini tavsiye eden Yöndem,’’Sosyal medyadan enjekte edilen, irdelenmeyen, incelenmeyen inanılmaz miktarlarda seviyesiz/katkı sağlamayan bilgi var. İnsanları birbirinden uzaklaştıran bir fay hattı kuruluyor ve herkes bunu severek/isteyerek kabullenmiş durumda. Bu anlamda kabul sınırlarının çok üstünde bir öğrenilmiş çaresizlik, kabullenilmişlik var.’’

 

‘Artık geldiğin okula değil niteliğine bakıyorlar ‘

2000 li yıllarda Marmara mezunu olmanın avantajlarını yaşadığını söyleyen Yöndem, ’’Bir marka var ortada. Birçok yer öncelik sağlıyor. Başvuru yaptığınız birçok firma ile görüşme imkânınız oluyor. Bu tip avantajları var mıydı okul markalarının? Evet vardı. Üniversitem beni bir yere getirdi mi? Getirdi! Şirketlerin artık marka okullara önem verdiği kadar, bireylerin yetkinliklerine gereken önemi verdiğine değinen Yöndem, şirketlerin kendini ifade edebilen, ne yapması gerektiği ile yol haritaları oluşturabilen, nasıl yapması gerektiği ile ilgili analitik becerileri olan, farkındalığı yüksek, değişimin gücünü kavramış bireylerle yola devam ettiğini söyledi.

‘Mezunlar Ofisi çok değerli bir oluşum’

Bugüne kadar Marmaralıların oluşturduğu ciddi bir senkronizasyonun olmadığını belirten Yöndem, Mezunlar Ofisinin bu açıdan çok değerli olduğunu söyledi. Marmara Üniversitesi çatısı altında bugüne kadar birleştirici ve kapsayıcı bir organizasyon görmediğini kaydeden Yöndem, ’’Marmara gibi İyi bir markamız var. Markamızın inşasında ve imarında önemli bir misyonu olan Mezunlar Ofisinin çalışmaları çok kıymetli. Bu sebeple bu oluşama destek olmak, gelişmesine, büyümesine yardımcı olmak ve gönülden yapmak her Marmaralının arzusu olmalıdır. Bu organizasyonun liderliğini yapan Bülent Hocam’a ise ayrıca çok teşekkür ediyorum.  İİBF Bakırköy yerleşkesinin veda gününde, hepimizin yanına tek tek gelişi, tanışması ve hedeflerini anlatması çok etkili ve değerliydi. Ayrıca mezun oluşumlarını birçok kurum başarmış ve etkin bir şekilde çalıştırabiliyorken Marmara’nın bugüne kadar bunu başaramamış olmasını Marmaralılar olarak ciddi ciddi düşünüyor olmamız lazım. Birbirlerini refere edecek bir yapının en kısa zamanda kurulması bu coğrafyanın en sağlam gerçekliğidir.

 

‘Gençler kariyelerini huzur ve mutluluk üzerine yapsınlar’

Marmara Üniversitesi mezunlarına ve öğrencilerine, ilgi ve kişiliklerine uygun bölüm okuyup, sevdikleri işi yapmalarını tavsiye eden Yöndem,’’Bugün 20li yaşlara geri dönsem istediğim işi yapmaya yönelik bir bölüm okumak konusunda ısrarcı olurdum. En büyük kariyer, sevdiğin ve huzurlu olduğun işi yapmaktır. İstediğiniz işi yaparsanız İnceleme, araştırma istek ve arzusu kendiliğinden gelişir. Bu gelişim nitelikli, yetkin ve aranan olma yolundaki en değeri yani kişiyi oluşturur. Bu da sizi mutlu eder. Hayatta inişler çıkışlar elbette olacaktır. Yeniden başlamaktan korkmayacağız ve vazgeçtiği için kaybedenlerden olmayacağız.’’

 

’Denemekten korkmayın, ‘nasılsa olmaz’ demeyin’’

 Denemekten vazgeçmemek lazım. Değersizleştirmeden anlatabilmeyi her zaman başarabilmek lazım. Bilinç altımız bedenimizin inşaatçısıdır. Bizi iyileştirebilir, hastada edebilir. İnsanlar için bu çok önemli bir detay. Bu sebeple olumsuz cümle ve kavramlardan/insanlardan olabildiğince uzak durmak lazım.

Farklılıkların insana ve hayata değer kattığını söyleyen Zafer Yöndem, farkındalığın temelini ise bilgi oluşturur deyip ‘’Uğur Mumcu’nun da dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” cümlesinin bu alanda kurulmuş en iyi cümle kalıplarından biri olduğunu söylemektedir. Bilgi ile yaşayamamanın dogmalara zemin hazırladığını ifade eden Yöndem, “Hiçbirimiz birbirimize uzak değiliz. Hayattaki en büyük adalet farklı olmamızdır. Herkesin aynı olduğu yerde herkes aynı şeyi talep edeceği için kaos olur” diyor ve ekliyor; “Nitelikli işler için birlikte olmak ve çalışmak gerekir. Ortak amaç birlikteliği olmayan bir takımda 11 adet Messi olsa da kazanamazsınız. Takım olursanız, dayanışırsanız kazanırsınız.’’ 

Selamlar.


Bu sayfa Mezunlar Ofisi Koordinatörlüğü tarafından en son 27.09.2019 14:17:12 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM